BİR ŞEHRE AİT OLMAK
Her vatandaşın nüfus cüzdanının ön ve arka sayfalarında bir/birer şehir ismi yazar. Peki kimliğimizde yazan o şehir gerçekten kimliğimizin, kişiliğimizin bir parçası olabilir mi?
Bir şehre ait olmak fiziki özellikleriyle, coğrafyasıyla, sosyolojisiyle onu içselleştirip özümsemektir. Belki iş için, okul için kilometrelerce uzakta olmana rağmen şehrinin yapısının, ikliminin karakterine yansıdığını hissedersin, onu yaşarsın. Denizinin sert dalgası hırçınlığın, yazın ortasında yağan yağmuru dengesizliğin, hemen peşinden açan güneşi merhametin, vicdanın olur. Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusunun romantizmi içine işler. Dar ve dik yokuşlu sokaklarının bir şekilde denize açılacağını bilirsin, umudun olur. Artık o senin, sen onun değişmez bir parçası olmuşsunuzdur. Seni tanıyan herkes şehrini de bilir, seni tanımlarken şehrini de ifade eder.
Manzarası, sosyal hayatı için sevmezsin ait olduğun şehri. Ailenin bir ferdi, hatta ana gibidir. Sevmek için herhangi bir nedene ihtiyaç duymazsın. Olduğu gibi seversin. Eksikleriyle, kusurlarıyla seversin.
Daha önce hiç görmediğin bir hemşehrinle bile başka bir memlekette tanıştığında aranızda farklı bir bağ olduğunu hissedersin. Belki aynı mahallenin farklı sokaklarında oturuyorsunuzdur, belki şehrin işlek caddesinde, sahilinde aynı anda tur atmışsınızdır. Müdavimi olduğunuz aynı esnaftan alışveriş yapmış, şehrin takımı galibiyet aldığında birlikte sevinmişsinizdir. Hiçbiri yoksa bile senin yemeye doyamadığın dönerin, pidenin tadını, kokusunu o biliyordur.
Bulunduğun her ortamda şehrini temsil ettiğin bilinciyle hareket eder, attığın her adımda, girdiğin her yarışta ona layık olman gerektiğini hissedersin.
Şehrini savunursun, çünkü kutsalın gibidir. Bazen üçüncü sayfa haberlerine bakıp dil uzatmaya kalkanlara karşı savunursun, bazen de sadece 90 dakikalığına bulunduğun başka bir memleketin tribününde, aslında tanımadığın fakat sadece hemşehrilik bağıyla bağlı olduğun insanlarla omuz omuza sevdanı haykırarak.
Bir şehirde doğmak doğuştan, fakat bir şehre ait olmak sonradan kazanılan ve değişmeyen kimlik özelliğimizdir.
“..
Büyük şehirlere bağlanma mehmedim.
Öyle bir şehre yerleş ki,
Küçük olsun fakat bizim olsun.
Sokaklarında tanımadık yüz,
Ensesine şamar atmayacağın kimse dolaşmasın.
Her ağacına elin,
Her karış toprağına terin değsin.
Ve kuytu evlerden birinde
Senden habersiz ölenler olmasın.”
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Dr.Berkay AKSU
Mezun Üye